Asya kıtası denince ilk akla gelen yerlerden birisi ÇİN’dir. İnsan kalabalığı ile gökdelenleri ile hem ultra modern hem post modern yapılaşması ile enlerin ülkesi.
Biz Çine gitme kararını sadece 1 saatte verdik, zaten çevremize de biz Çine gidiyoruz dediğimizde, herkes bize hayırdır bir işimiz mi var demişti, bu Çin’in son yıllardaki ticari atılımları nedeni ile insanların bu soruyu sormaları çok normal tabii ki.
Bizim en büyük farkımız 10 aylık kızımızla gitmekti, büyük cesaret işi gibi gelebilir size ama inanın öyle değil, doğru araştırmalar yaparsanız hatta daha bile keyifli.
Çin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından vize istiyor, turizm vizesi ticari vize bir çok farklı kategori var, ama almak zor değil, daha detaylı bilgi edinmek için www.turkuazvize.com.tr adresini ziyaret ederseniz iletişime geçtiğinizde çok ilgileniyorlar.
Biz küçük kızımızla birlikte Türk Hava Yolları ile seyahat ettik tercih sebebimiz de direk uçması idi, ama ekonomik şartlarınıza göre siz alternatif ve ucuz bir çok hava yolu firması ile seyahat edebilirsiniz.
10 Aylık kızımız Mina ile birlikte yaklaşık 12 saatlik bir uçuş gerçekleştirdik, bebek olunca bize tabii en ön sırayı verdiler ve önümüze asabilmemiz için bir bebek puseti, yolun yarısından fazlasını uyuyarak geçirdik zaten, görevlilerde inanılmaz ilgiliydiler.
Yol boyunca insanlardan çok fazla sorular ve tenkitler aldık, bizim insanımız tipik olarak çocuklarına fazla korumacı oldukları için, ya hastalanırsa, ya çok ağlarsa, ya şu olursa ya bu olursa gibi hep tenkit hep tenkit, inanın hepsini kulak ardı ettik.
Çocuğunuz sizin yanınızdaysa mutludur, sağlıklıdır. Bizim hayat felsefemiz her zaman çocuğun için yaşama, onunla birlikte yaşa olmuştur.
Neyse seyahate devam edelim, ilk durak Pekin, otelimize doğru giderken ilk dikkatimi çeken şeyler çok farklı tipte gökdelenler ve gökdelenlerin arasında zaman zaman harika Çin mimarisini yansıtan binalar.
Pekin’de otel seçenekleri oldukça fazla ve çok güzel ve ekonomik otellere sahip bizim otelimiz Pekinde merkezi bir yerdeydi 11. Katta kaldık pencereyi açtığımda koskocaman bir meydan ve inanılmaz insan kalabalığı karşıma çıktı. Pekin ile Türkiye arasında 5 saatlik bir fark var, hem yol hem saat farkı bizi yormuştu, ama inanın Mina bizim kadar yorgun değildi, çok mutlu görünüyordu.
Çin gibi yemek kültürü ve yapısı bizden çok farklı bir ülke olunca Mina’nın bütün yemeklerini yanımızda getirmiştik. Kavanoz hazır meyve püreleri, kavanoz mamalar, toz mamalar, bir valiz zaten sadece bunlarla dolmuştu.
İlk gün otelde dinlendikten sonra ilk durağımız Tiananmen Meydanı oldu. Burası çin imparatorluk sarayının da bulunduğu dünyaca ünlü yasak şehirin giriş kapısının olduğu çok büyük bir meydan, Tiananmen meydanının Çin’in yakın siyasi tarihinde çok büyük yeri var, bu konulara girmiyorum sonuçta işimiz kültür ve seyahat.
İnanılmaz bir şekilde insanlar üzerimize gelerek Mina ile fotoğraf çektirme yarışına giriyorlardı, kendimizi insanların arasında Hollywood yıldızı gibi hissettik, çünkü insanların bir çocuğu canlı canlı bu kadar küçük beyaz bir bebek görüyorlardı. Kaç kişi bizim gibi o yaştaki bebeğini Çin’e götürür ki 😊
Bütün günümüz, o koskaca meydan ve yasak şehirde gezmekle geçti, Mina bazen bebek arasında uyudu kimi zaman benim omuzlarımdan inmedi.Çok kültür ve tarih yüklü bir gün geçirdik.
Ertesi büyük bir heyacanla beklediğim çin seddi için yola çıktık pekin merkeze yaklaşık 1.5 saatlik bir araba yolculuğu ile Çin Seddine ulaştık, inanılmaz görkemliydi, hayatım boyunca sürekli ismini duyduğum o heybetli duvar bize bakıyordu. Turizm için hatırı sayılır bir kısmını açmışlar. Oldukça dik bir yapı ve merdivenli, böyle olunca Mina’nın bebek arabasını aşağıda bırakıp tırmanmaya başladık. İnanılmazdı Biz ve küçük kızımız Çin seddinin üzerindeydik. Hayatımızın en iyi tecrübelerinden birisiydi. Orada da Mina’ya inanılmaz bir ilgi vardı. Saat kadar çin seddinde kaldıktan sonra tekrar Pekin’e dönüş yoluna geçtik yol üzerinde yine Çin’in anıtsal simgelerinden birisi olan yazlık saraya uğradık. Akşam olduğunda otele vardığımızda, yorgunluktan ayakta zor duruyorduk ama Mina yine her zamanki gibi etrafa gülücükler saçmaya devam ediyordu.çünk karnı acıktığı anda kavanoz mamasını veriyorduk, sıkıldığında omuzumuzda taşıyrduk, uykusu geldiğinde bebek arabasında uyuyordu daha ne olsun değilmi ama. Kızımız ilk 3 günde bizi hiç hiç üzmemişti bir kere ağlamamıştı bile, çünkü hep hareketin içinde olduğu için dikkati hemen dağılıyordu.
Bir diğer gün Çin’in bir başka şehri olan Xian’a hareket etmek için havalimanına gittik, yaklaşık 2 saatlik bir yolculuğun adından Xian’a vardık,Çin de küçük şehir diye bir şey yok, her yer kalabalık her yer insan.
Xian dünyaca ünlü Terracota taş ordunun ev sahipliğini yapıyor, inanılmaz bir yer, kocaman bir müze, topraktan hala çıkarılmaya devam eden binlerce Terracota askeri. Orada çiftçilik yapan bir Çin’li tesadüfen toprağın altında bir gerçek insan boyutlarında kilden yapılmış bir asker heykeli çıkarıyor, kazmaya devam ettiğinde gerisinin olduğunu fark ediyor ve Terracota askerleri günümüz insanı ile buluşuyor.
Xian’da 2 gün kaldıktan sonra, yine havalimanı ve Çin’in diğer bir şehri Guilin’e hareket ediyoruz. Guilin çok farklı bir yapıya sahip tepelerin arasında geçen Li nehrine ev sahipliği yapıyor. Bu nehirde yaklaşık 5 saat süren yemekli bir nehir gezisi turu yaptık, çok çok keyifliydi. Mina gözünü 1 kez olsun o nehirden ayırmadı. Guilinde de 1 gün kaldıktan sonra, EFSANE ŞEHİR ŞANGAY’A yolculuk başladı.
Şangay için aynı Çin seddi kadar heyecalıydık, Guilin’den Şangay’ada uçakla ulaştık. Çin çok büyük bir coğrafya, her yer birbirine uzak. Şangay gerçek bir metropol. Özellikle şangay’ın Pudong bölgesi dünya’nın en büyük ve modern binaları ile çevrili, Pudong bölgesi gerek modern binalar gerekse, eski çin mimari ile dolu ara sokakları gezilesi yerler. Orada bulunan ilk yüksek binalarından olan Şangay tv Kulesi mevcut, onun ara katın da yuvarlak olan ilk bölümde tabanı cam olan bir alan var orada yürümek gerçekten cesaret ister, bu deneyimi mutlaka yaşamalısınız.Dünya’ca ünlü şehirlerin her birinde bir Çin mahallesi vardır, Şangay o mahallelerin orjinali, bilmem anlatabildim mi?
Çin’de Gidilmesi gereken yerler kısacası;
Pekin;Çin Seddi, Yasak Şehir, Tiananmen Meydanı
Xian: Terracota askerleri müzesi
Guilin Le Nehri Tekne Turu
Şangay Padong bölgesi,jade budha tapınağı
Neler yenebilir?
İnanın Türkiye’deki Çin Restauranlarında ki yemeklere hiç benzemiyor, Türkiye’deki restaurantlarda Çin yemeklerini bizim damak tadımıza göre yapıyorlar. Ama Çin’de olmazsa olmaz pekin ördeği mutlaka denemelisiniz sevmeye bilirsiniz ilk başta biraz ağır bir lezzet. Birbirinden farklı noodlerlar hangisinin görüntüsü hoşunuza giderse ondan yiyin. Farklı sokak lezzetlerini mutlaka deneyin.